ademoğlu
bak işte burası ademoğlu
ömrün boyunca oradan oraya savrulup
peşinde koştuğun şeyler gibi
eninde sonunda geldiğin yer burası.
mutlulukmuş, paraymış, aşkmış
aklına getirdiğin tüm o güzel şeylerin
veyahut ” aman bana dokunmasın ” dediğin
tüm o melanetlerin, ateşin içinde eriyen naylon gibi eriyip yok olduğu yer burası.
burası, gecelerin sabahlara, yazların kışlara, ateşlerin sulara karıştığı yer.
burası yolun sonu ademoğlu.
ceplerine avuç avuç doldurduğun tüm o güzel anılarının hezarpare olduğu yer,
yolda düşürdüğün merhametinin, vicdanının, kalbinin ulaşamayacağı yer burası.
gerçi düşürmedin ya, orası apayrı.
burası herkesin yekvücut olduğu, tüm acıdan, kederden, dertten pay aldığı yer.
işte tam burası, ölünün ölü, dirinin daha bir ölü olduğu yer.
uzat ellerini ademoğlu,
aç avuçlarını.
burası günahlarının ortaya döküleceği yer.
burası hep gelmek istediğin o yer.
aç gözlerini ademoğlu,
burası hissizliğin, çaresizliğin ana kucağı
…